Monday, November 29, 2010

Üzüntü merakı öldürüyor

Oğlum zatüre başlangıcı oldu. Canım iğne oluyor, ilaç alıyor, çılgın gibi öksürüyor. Birkaç gün benden merak çıkmaz. :/ Geri geleceğim.

Saturday, November 27, 2010

Thanksgiving nedir? - Şükran günü

Yahu günlerdir internette, yabancı gazetelerde haber okuyamaz olduk. Hep indirimler, hediye önerileri, promosyonlar, vs. Sıkıntı bastı şu Black Friday dedikleri şeyden. Artık teslim oldum ve peki nedir bu Şükran günü bari bakayım dedim:
1620 yılında Amerika'ya MayFlower isimli gemi ile gelen 102 göçmen, bir sene boyunca demirledikleri New England kıyılarında, gemi içinde sefalet ve hastalıkla boğuştular. Zor durumdaki bu göçmenlere Squanto isimli  bir Kızılderili yardım eli uzattı. Onlara ekin ekmesini, mısır toplamasını, zehirli bitkileri ve nehirde balık avlamasını öğretti. 1 yılın sonunda göçmenlerin sadece yarısı hayatta kalabilmişti ama en azından artık hayatta kalacakları bilgileri vardı.

1621 yılında artık kendi başlarının çaresine bakabilen göçmenlerin başı William Bradford, kızılderili dostlarını da davet ederek, elde edindikleri tüm gıdaları paylaşabilecekleri bir kutlama düzenledi. (sonra ne ara kızılderilileri kesmeye karar verdiler onu henüz bilmiyorum, kalleşler!) Bir yıl sonra yaşanan kuraklık kutlamanın tekrarını engelledi. 1623'de ise kuraklığın bitmesinin verdiği sevinç ile tekrar bir kutlama yapıldı ve böylece her sene kutlanır hale geldi. Buradan da ülkenin kuzeyine yayıldı. 1789'da George Washington Şükran gününü tanıdı ama resmi bir gün olarak ilan etmedi. Tüm Amerikalıları anayasalarının yazılması ve barışa kavuşmalarını kutlamak için Şükran gününde şükretmeye davet etti. 

Şükran günü, Amerikanın kuzeyinde kutlanırken, güneyinde uzun süre kutlanmadı. Yazar Sarah Josepha Hale Şükran gününün tüm Amerika'da kutlanması için 36 yıl çaba gösterdi. 1863 yılında Abraham Lincoln, Şükran gününü resmi olarak Kasım'ın 3. Perşembe günü olarak ilan etti. Konuşmasında "Tanrı'ya tüm halkımızın yaralarını sarması, öksüz ve dulları gözetmesi için dua ediyoruz" dedi. 

Bugün Şükran gününden geriye kalanlar hindi ve Black Friday. Black Friday'de mağazalar sabaha karşı açılıyorlar ve çılgın indirimler uyguluyorlar. Bu sebeple her sene izdiham yaşanıyor. Black denilmesinin sebebi bu izdiham değil, "in the black" teriminin kar yapmak anlamına gelmesi. Dükkanlar coşuyordur tabi.

Wednesday, November 24, 2010

Freddie Mercury'yi anıyorum... Buyrun katılın...

Bir Queen hastası olarak Freddie Mercury'nin ölüm yıldönümünde kendisini anmazsam ayıp olur. Size Freddie ile ilgili bazı bilgiler vereceğim. 

- Zanzibar doğumlu
- Gençliğine kadar ailesi ile birlikte Hindistan'da yaşıyor ve İngiliz okuluna gidiyor. 
- Zanzibar devrimi sırasında ailesi ile birlikte güvenlik sebebi ile İngiltere'ye kaçıyor ve burada Grafik sanatlar ve dizayn okuyor. Kendisi meşhur Queen amblemini de çizen kişidir.
- 4 oktav sese sahip. Konuşurken sesi bariton iken, şarkı söylerken genelde tenor olarak söylüyor.
- Seven seas of Rhye, Bohemian Rhapsody, Killer Queen, Somebody to love, We are the champions, Dont stop me now gibi grubun birçok ünlü şarkısını kendisi yazmıştır. 
- Biseksüel. Uzun yıllar Mary Austin isimli bir kadınla birlikte oldu. Daha sonra kısa süreli yaşadığı homoseksüel ilişkiler sebebi ile Austin'den ayrılır. Ama ölene kadar çok iyi arkadaş kalırlar. Mary için benim tek gerçek arkadaşım derdi. Love of my life şarkısını da yine Mary için yazmıştır. 
- Daha sonra Barbara Valentin ile 5 yıl birlikte olur.
- Daha sonra Jim Hutton isimli bir erkek ile beraber olur ve onunla birlikte iken vefat etmiştir.
- "I am gay as a daffodil (nergis)" demişliği vardır ama açık bir şekilde gay olduğunu kabul etmemiş olması gay komunitesi tarafından pek hoş görülmemektedir. 
- HIV olmasını da ölümünden bir gün öncesine kadar saklamıştır. Bu davranışı da hoş karşılanmamıştır ve istese AIDS için birçok yardım kampanyası düzenleyebilirdi denilmektedir. 
- Birleşmiş milletlerin boykotunu kırıp Güney Afrika'da konser verdikleri için de adları boykot kırıcıya çıkmıştır. 
- Zanzibar hükümeti Freddie'nin 60. yaş günü kutlamalarını gay olması sebebi ile iptal etmiştir. 
Mary Austin
Jim Hutton

Barbara Valentin

Tuesday, November 23, 2010

Trafiğe çözüm yeni taşıma aracı

Çinlilerden trafiğe çözüm! Bayıldım bu çözüme... 7 tepeli şehrimizde metro yapmanın zorlukları varken bu çözüm son derece uygun olabilir. Ey belediye duy sesimi.

Resimde gördüğünüz bu otobüs sadece yanlarından yoldaki raylara temas ediyor. Yüksekliği 4.5metre ve altından arabalar geçebiliyor. Elektrik ve güneş enerjisi ile çalışan bu yeni taşıma aracı 1200 kişi kapasiteli ve saatte 60km hız yapabiliyor.Trafiği %20 ila 30 oranında azaltması bekleniyormuş.

Sizce de harika bir buluş değil mi? Kurtuluruz valla. HADİ!

Sunday, November 21, 2010

Uçakla gidiş-dönüş saatleri neden fark ediyor?

Doğudan batıya uçakla seyahat ederken uçuş süresi, batıdan doğuya gidişe göre daha uzundur. Sebebini sorduğunuzda da genelde turizm acentası görevlileri "dünyanın dönüş istikametinin tersine gidiyorsunuz da o yüzden" diye cevap verirler. Bu son derece yanlış bir açıklama ve şimdi size asıl sebebi açıklayacağım. 

Öncelikle bu açıklamanın neden yanlış olduğunu anlatayım.İlk olarak hatırlamamız gereken dünyanın çapı; ekvatorda 40.000km. Dünya bir gün içinde kendi etrafında tam bir dönüş yaptığına göre, ekvatorda duruyor olsanız bir günde 40.000km yol kat edeceksiniz. Bir günde 24 saat olduğuna göre saatte 40.000/24 = 1666km /saat hızla dönüyoruz. 

İkinci hatırlamamız gereken ise görecelik kuramı. Uzaydan bakıldığında siz saatte 1666km hızla ilerleyen bir kişisiniz. Ama dünyadan bakıldığında km hızınız 0. Olduğunuz yerde zıplayacak olsanız uzaydan bakıyorsak, hızınız yine 1666km. Ama zıpladığınız andaki hızınız da 1666km olduğundan dünyanın hızı sizinle aynı olmuş oluyor.  Dünyanın ters istikametinde, doğudan batıya 16km/saat hızla koşuyor olsanız, uzaydaki hızınız 1682 km/saat olacak. Batıdan doğuya koşuyor olsanız ise hızınız uzayda 1650km/saat olacak. Yani dünyanın dönüş hızının veya istikametinin sizin hızınız üzerinde bir etkisi yok. 

O zaman neden Istanbul'dan Singapur'a gitmek 10 saat 40 dakika sürüyor da, dönüş 12 saat sürüyor? Cevap atmosferdeki rüzgar akımları. Resimde dünya üzerinde hakim atmosferik akımları görebilirsiniz. Kuzey yarım kürede soldan sağa rüzgar oklarının olduğu yerden seyahat ettiğimiz için giderken rüzgarı arkamıza alıyoruz, dönerken ise rüzgara doğru gidiyoruz. İşte farkı yaratan da bu.

Saturday, November 20, 2010

Buzullar eriyince ne olacak?

Dunyamiz bazi bilim adamlarina gore gunesin isinmasi sebebi ile, cogu bilim adamina gore de atmosferdeki karbondiyoksit (CO2) artisi sebebi ile isiniyor. Bu isinma sonucu bizi en cok endiselendiren ise buzullarin eriyip, kara bolgelerinin sular altinda kalmasi. Nasa dahil bircok kaynaktan neler olabilecegine iliskin tahminlerini okudum, korkulmasi gereken tek sey yukselen su seviyesi degilmis, iste size ozetler; -1800lerden gunumuze atmosfer sicakligi toplam 0.8 derece artis gostermis. -2100 yilina kadar da toplamda 6 derece bir atis olmasi bekleniyor. - Dunyanin buzullarinin %90'i Guney Kutbu Antartika'da bulunuyor. Antartika'nin ortalama yil boyu isisi ise -37 derece. Son yuz yilda dunyamiz 1 derece isinmis oldugu icin yakin bir gelecekte (hatta sanirim birkac yuzyil) Antartika'da bir isinma ve erime olmasi beklenmiyor. Ama birgun kesin eriyecek ve eridiginde okyanuslar toplam 61 metre yukselecek. - Kuzey kutbu ekvatora daha yakin oldugu icin erime olmasi daha muhtemel bir bolge. Buradaki tum buzullar eridiginde ise okyanuslarda toplamda 7metrelik bir yukselmekte meydana gelecek. -Okyanus seviyesini yukseltecek diger bir konu ise isininca genlesen su. Bu genlesme de 15 cm ila 95cm arasinda bir yukselmeye sebebiyet verecekmis.


-Bilim adamlarini asil endiselendiren konu ise tum dunyadaki hava sicakliklarini kontrol eden okyanuslardaki sicak ve soguk hava akimlarinin bozulmasi ihtimali. Henuz bu konuda kesin bir saptama yapilamamis olsa da, bilim adamlari bu olasiligi yuksek goruyor. Resimde kirmizi hat ile denizlerde ilerleyen sicak su akimini, mavi ile de soguk su akimini goruyorsunuz. Bu akim tum dunyadaki hava isisinda buyuk rol oynuyor. Sicak hava yuzeye daha yakin ilerlediginden, havayi da isitiyor. Soguk hava da okyanus dibinden ilerliyor. Tuzlu olan deniz suyu agir oldugu icin kuzey kutbuna vardiginda soguyup dibe rahatlikla gidiyor. Eger kuzey kutbundaki buzullar erirse, tuzsuz olan bu temiz su resmin sol ust kosesindeki sicak suya karisacak, fakat tuz orani azalmis olacagi icin dibe cokmeyecek. Bu durumda soguk su akimi okyanusun dibinden degil, yuzeyine yakin ilerleyecek. Dolayisiyla bu soguk okyanus akintisi havayi da tum dunyada sogutacak. Hadi artik denizin ne kadar yukselecegini de, havanin ne kadar soguyacagini da biliyorsunuz. Aranizda fotografci, grafiker filan varsa cizsin artik 2100 yilinda Istanbul'u. Bakin Ingiltere'nin tahmini goruntuleri burda. - Posted using BlogPress

Tuesday, November 16, 2010

Ketcap nerden cikmis?

Bayram yemeginde dahi ketcap yiyen miniklerle sohbette geldi soru, ketcap ne demek, nereden cikmis?

Ketcap Cinlilerin soya sosuna benzeyen, tursulu balikli bir sosunun adiymis; ke-tsiap. 17.yuzyilda Ingiliz denizciler bu sos ile tanisip ulkelerine getirmisler ve degistirmisler, icine domates de eklemisler. O zamanlar ketcap cok daha sulu bir sosmus. 1876 yilinda F&J Heinz sirketi ilk olarak paketli ketcap yapip, "tomato ketchup" adiyla satmaya baslamis. Sonradan sadece ketcap denilmeye baslanmis.

- Posted using BlogPress

Sunday, November 14, 2010

Aligator ve Krokodilin farki nedir?

Tatildeyiz ya, keyifle bircok akraba hikayesi dinliyoruz. Bugun aksam yemeginde Florida'da bir bataklik parkina giden akrabalarimi dinledim. Parkin bakicisina aligator ve krokodilin farkini sormuslar, "hangisi bacagini once yakalarsa o daha tehlikelidir" diye cevap vermis, baska birsey de soylememis. Halen cevabi bilmiyorlardi, arastirma gorevini bana verdiler.

Aligator ve krokodiller akraba olsalar dahi, farkli familyalardan geliyorlar. En belirgin ayristirici gorzel ozellikleri ise sunlar;
1) aligatorun cenesi genis, krokodilinki ise sivri ve dar. Yani ikisi de cok kuvvetli olmasina ragmen aligatorun cenesi daha da kuvvetli. Krokodiller kaplumbaga yiyemezken, aligatorler yiyebilirler.
2) aligatorun boyu ortalama olarak 4,3mt, krokodilinki 5.8mt.
3) aligatorun rengi siyaha yakin, krokodilin rengi ise yesile
4) krokodilin alt ve ust cenesi ayni buyuklukte oldugundan alt ve ust dislerinin tumu gorunur. Aligatorun ise alt cenesi daha kucuk oldugundan, alt disleri yandan gorunmez.

Bu arada her ikisi de marshmellow cok seviyorlarmis. Yani su Eti Puf'un icindeki beyaz pofuduk madde:)

- Posted using BlogPress

Saturday, November 13, 2010

Batti cikti ne demek?

Bugun babamdan duydum, Antalyalilar alt gecide "Batti Cikti" diyorlarmis. Ikinci batti ciktidan saga sapacaksin kardes....


Bu tabirin kullanildigi baska sehirler de biliyorsaniz yazin lutfen

Wednesday, November 10, 2010

Hergune bir Google haberi

Google bugun de beni sasirtmayi basardi. Bu sefer calisanlarina yaptigi sene sonu suprizi ile; tum calisanlarinin baz maaslarina %10 zam yapacakmis. Yillik bonuslarini maaslarina ekleyecekmis, zira yapilan arastirmada sabit gelirin daha onemli oldugunu gormusler. Ayrica herkese $1000 tatil harcirahi vereceklermis.

Google'in tum dunyada 23,000 calisani oldugu dusunulurse sadece tatil harcirahi bile 23 milyon tutuyor. Vergisini de yine Google odeyecekmis. Maas artisi ise Google'a yilda 1 milyar dolar ek maliyet getirecekmis. Google calisanlarinin artik yaraticiliklarinin doruguna ulasmasini bekliyoruz. Bu govde gosterisi umalim tum isverenlere ornek olur.

- Posted using BlogPress

Follow me - Yorumsuz

Naaaaayyyzzz.

Tuesday, November 9, 2010

Arabayla hızla yokuş aşağı giderken camı kaparsan ne olur?

Kulakların tıkanır. Ama neden? İlk olarak kulağımızı yakından tanıyarak başlayalım.

Kulağımızın uzun tünelinin sonunda kulak zarı vardır. Bu bölgeye dış kulak adı verilir. Dış kulak ile orta kulak arasındaki bölümde ise içinde hava bulunan bir bölüm vardır. Bu bölüm östaki borusu ile boğazımıza bağlıdır. Kulak zarının dışı ve içi arasındaki hava basıncının aynı olması gerekir ki, zarımız yerli yerinde düz durabilsin. Ama herhangi bir tarafta hava basıncı arttığında, zarımız da aksi yönde genleşecektir. Bu da kulağımız tıkandı hissini yaratacaktır. 
Araba veya uçak alçalırken, dışarıdaki hava basıncı artacağından kulak zarınız içeriye doğru genleşecektir. Tıkanıklığı gidermek için öztaki borunuzdan ter istikamette hava vermelisiniz. Bunu yapmanın en kolay yolu da balon üfler gibi yaparken, ağzınızı ve burnunuzu kapatarak olur.
Tam tersinde de araba veya uçak ile yukarı çıkarken, dışarıdaki hava basıncı azalacak, kulak zarınız dışarıya doğru genleşecektir. Bu tıkanıklığı gidermek için de en kolay yol esnemektir. 
Araba ile hızlı giderken camı açmak, araba içindeki basıncın aniden değişmesine sebep olur. Bu sebeple kulaklarınızda içeri veya dışarı doğru bir tıkanma olur. Siz en iyisi araba ile hızlı giderken camı açmayın, kapamayın.

Monday, November 8, 2010

Bloke çek nedir?

Bugun bir ev satıp karşılığında bir miktar bloke çek aldım. Parayla arası çok olmayan bir insan olarak bloke çekin ne olduğunu bugün bankacımdan öğrendim. Benim gibi bilmeyen bir iki cahil daha varsa diye bildiriyorum; bloke çek yazıldığında banka yazılan miktar kadar parayı bir kenara bloke ediyormuş. Çeki yazan artık bu parayı bankasından geri alamıyormuş. Parayı sadece çekin yazıldığı ismin sahibi çekebiliyormuş. Bloke çekleri diğerlerinden ayıran tek görsel özellik ise üzerinde bankanın "BLOKE EDİLMİŞTİR" ibaresiymiş. Benim buradan çıkarttığım ders, eğer birinden çek alacaksan bloke olsun. 

Ayrıca Google'in bulamadığı birşey keşfettim, bloke çek resmi yok.


- Posted using BlogPress

Sunday, November 7, 2010

Watergate nedir?

Sonunda tam olarak ne olduğunu bilmediğim bu politik tarihi skandalı daha yakından anlamaya karar verdim. 

Watergate Amerikan Başkanı Nixon'ın istifası ile sonuçlanan bir politik skandal. 1972 yılında Ulusal Demokrat komitesinin  (Nixon'un rakibi parti) Watergate ofisine giren 5 kişi soygun ve izinsiz adam dinleme suçu ile tutuklanırlar. Beyaz saray sözcüsü H.R. Haldeman 3. sınıf bir hırsızlık vakası için yorum yapmayacağını söyler. Halbuki o gün Nixon ile yaptığı telefon konuşmasında "CIA'e söyleyelim, FBI'a karıştırma bu işi, milli güvenlik konusu desin" konulu gizli bir konuşma yapmıştır. Tam Nixon paçayı kurtaracaktır ki, Washington Post Nixon'ın seçim kampanyasına ait 25.000 dolarlık bir çekin hırsızlardan birinin banka hesabına gittiğini yayınlar. Washington Post, Nixon'ın tekrar seçilmesi öncesinde bir haber daha yayınlayarak rakibi demokratlar alehine bilgi toplamak, casusluk yapmak,  kampanyalarını sabote etmek için gizli bir hesabı olduğunu yayınlar. Bu haberleri diğer medya gazeteleri ve halk pek takmaz ve Nixon büyük bir oy çoğunluğu ile Başkanlığın ikinci dönemi için seçimi kazanır. 

Hırsızlar, Beyaz Saray'ı tehdit etmeye ve daha fazla para istemeye başlar. Nixon, avukatı John Dean'e paranın verilmesini emreder. Ama daha sonra büyük bir hata yaparak 1973'te avukatı Dean'i işten kovar. Dean mahkemede Nixon'ın örtbas olayından haberdar olduğunu söyler. Daha sonra da yine bir Beyaz Saray çalışanı olan Alexander Butterfield oval ofisin heryerinin dinlendiği açıklamasını yapar. Nixon bu kayıtları vermeyi red eder, edit edilmiş yazılı transcriptlerini verdirir. Birçok yasal prosedürden sonra yargıtay kayıtların eksiksiz verilmesini emreder. Bu emrin üzerine Nixon istifa eder. 

Peki bu hırsızlık yaparken tutuklanan adamlar ne arıyorlarmış? Kesin olarak bilinmiyor, birçok hipotez var. Ama yine demokratlara karşı bir kumpas veya bilgi bulma çabası ile girdikleri kesin.

Thursday, November 4, 2010

10 Kasım'da Bon Jovi Live!

10 Kasım'da bizim saatimizle saat gece 2'de Bon Jovi'nin New York BestBuy Tiyatrosundaki konserini YouTube'dan canlı izleme şansımız olacak. Dahası bu konserde grubun söyleyeceği şarkıların hangileri olacağını da seçme şansımız olacak. Şarkı isteğinde bulunmak için ister bir video upload edebilirsiniz, isterseniz bir yorum yazıp istediğiniz parçaya neden hayran olduğunuzu yazabilirsiniz. İstek yapılan şarkıların oylaması da yine bizler tarafından yapılacak. En beğendiğimiz şarkılar tüm konserin içeriğini oluşturacak. 

You give love a bad name diyorum ve Bon Jovi'yi seviyorum. 

Wednesday, November 3, 2010

Ne oluyorsa Stockholm'de oluyor

Bu sene görmüşsünüzdür Stockholm'de Volkswagen'in piyano merdivenleri, dipsiz çöp kutusu ve arcade şişe makinalarını gibi uygulamaları görüp bayılmıştık. Şimdi de yepyeni bir pilot yapıyorlar. Hemen Stockholm'e gitmeliyim. Seveceğimi hissediyorum.

Stockholm'e gitmek istediğinizde internete girip odanızı rezerve ediyorsunuz, paranızı ödüyorsunuz ve telefonunuza bir aplikasyon yükleniyor. Bu aplikasyon sayesinde otele vardığınızda resepsiyona gidip anahtar dahi almıyorsunuz, direkt odanıza çıkıyorsunuz. Cep telefonunu kapıya 4 cm yaklaştırıyorsunuz ve tataaaa. Kapınız açılıyor. 
 Aplikasyon çok basit, yüksek frekanstan kablosuz bir iletişim sistemi. Kapıya şifreyi söylüyor. NFC isimli bu sistem (Türkçesi yakın saha iletişimi) 13.56 Mhz'de çalışıyor ve 424 Kbit/saniye veri transferi yapabiliyor. Bu teknoloji neden daha fazla kullanılmaz anlamış değilim. Cep telefonu ile ödeme yapmak, müzelerde bilgi almak, süpermarketlerde bilgi almak gayet güzel olmaz mıydı?

Yaz/kış saati uygulaması nedir?

Geçen aklımdan bir saniyelik geçmişti, yaz saati uygulamasını yazsam mı diye. Sonra herkes biliyordur diye vaz geçtim. Ta ki bugün sosyal medyada "Saat kaç", "yaz saati uygulaması" aramalarının ve bahislerinin çokça geçtiğini fark edene kadar. Şöyle özetleyeyim;

Kasım ayının ilk pazar günü saat 2'de saatlerimizi 1 saat geriye alıyoruz. 

Mart ayının ikinci pazar günü saat 2'de ise saatlerimizi 1 saat ileriye alıyoruz.
Ben de bakarken bir iki yeni şey öğrendim;

Çok eski bir uygulamaymış, ilk olarak 1895 yılında kullanılmaya başlamış. Arizona eyaleti bu saat uygulamasını red ediyormuş.

Yaza girerken saatlerimizi bir saat ileri alarak akşam üstü daha geç ışık yakıyoruz ve elektrik tüketimimiz daha az oluyor. Gerçekten tasarruf oluyor mu konusunda birçok tartışma var ama genel kanı %1 civarında bir tasarruf yapıldığı yönünde.

Yaz saati uygulamasının esnafa, sağlık sektörüne ve güvenliğimize de faydaları bulunuyor.Bununla birlikte çiftçileri oldukça zorluyor.

Kışın saatlerimizi geri aldığımızda ise asıl, harbi saate dönmüş oluyoruz. Yani aslolan kış saatidir.

Neymiş
yazın ileri, kışın geri
yazın ileri, kışın geri
yazın ileri, kışın geri
yazın ileri, kışın geri
yazın ileri, kışın geri

Şarlot okulları nedir?

Yine zorlayıcı bir okuyucu sorusu ile karşı karşıyayız. Aslında aynı okuyucu da sorusu farklı; Şarlot okulları nedir?

Charlotte Kuzey Karolina'da bulunan bir şehir. Bu şehrin ve Charlotte okullarının önemi ise 1965'deki Swann vs. Charlotte-Mecklenburg yargıtay davasından kaynaklanıyor.O yıllar zenci ve beyazların ayrı okullara gittiği yıllar. Zencilerin daha kötü, beyazların da daha iyi eğitim aldığı yıllar. 1963 yılı ise Martin Luther King'in "I have a dream" söylemi ile öne çıktığı zamanlar. Amerika'da bir eşitlik hareketi var ama tam olarak eyleme geçebilmiş değil. Mahkemeler zencilerin beyaz ağırlıklı okullara alınmasını mecburi tutuyor.Zenciler daha çok şehrin göbeğinde otururken, beyazlar dış taraflarda oturuyorlar. Öğrenciler evlerine yakın olan okula gittiklerinden, okullarda bir türlü beyaz-siyah oranı tutturulamıyor. Mahkemeler bunun üzerine okul servislerini mecburi tutuyor, şehri farklı şekillerde pasta dilimleri gibi kesiyorlar, vs. Sonuç yine pek başarılı olmuyor çünkü bu sefer de beyaz aileler taşınmayı tercih ediyorlar.

İşte tam bu esnada bir din adamı olan Swann, Hindistan'dan Amerika'ya gelip ailesi ile birlikte Charlotte'a yerleşiyor. Oğlunun ise Hindistan'da olduğu gibi karışık bir okula gitmesini istiyor. Evine yakın bir okula oğlunu yazdırmaya gittiğinde ise başarılı olamıyor. Bunun üzerine kendi gibi benzer 8 aileyi de yanına alıp Charlotte okullarına dava açıyor. İlk davayı Swann kazanıyor. Okul temyize gidiyor ve temyizi kazanıyor. Swann tekrar dava ediyor ve dava yargıtaya gidiyor. Yargıtay, Charlotte okullarının ayrımcılığı ortadan kaldırmak için yeterli tedbir almadığı kararını veriyor ve okuluna siyahları kabul etmek için 525 okul servisi ile civar semtlerden siyahları taşımasını emrediyor. 1975 yılında bu yeni planın efektif bir şekilde çalıştığına kanaat getiren yargıtay başkanı Swann davasını kapatıyor.   

Bugün Şarlot okulları özellikle farklı kültürleri barındırması ile övünen bir okul sistemi.  Zor yollardan geçmişler ve derslerini zor da olsa iyi öğrenmişlere benziyor.

Zişan'a sorusu için teşekkür ediyor ve kendisini ZorNane mertebesine yükseltiyorum.
Charlotte-Mecklenburg okulu mezunları

Tuesday, November 2, 2010

Martin Klimas - Fotoğraf tutkunu zihni sinirlere ilham

Martin Klimas bildiğimiz objeleri kırıyor ve kırarken bir anını donduruyor ve bu gördüğünüz muhteşem fotoğrafları yaratıyor. Nasıl çekiyor diye merak ettim ve Klimas ile yapılan bir röportajı okudum;

Fotoğraflarını çekmek için nesneleri kapkaranlık bir odada yüksekten bırakıyormuş. Nesne yere düştüğünde çıkarttığı ses ile devreye giren hızlı kamera otomatik olarak deklanşöre basıyormuş. Tabi ki beğendiği bir fotoğrafı bulana dek defalarca aynı nesneden kırması gerekiyormuş.  

Fotoğrafların mesajı ise günlük telaşın içinde bazı şeyleri göremeyeceğimizi  ve bunu ancak çok dikkatli bakarsak  fark edeceğimizi hatırlatmak.

Nasıl yaptığını anladım ama meyve sebze koleksiyonuna tüfekle giriştiğini düşünüyorum. Ayrıca fotoğrafçı filan değilim ama fotoğrafla uğraşanlara önerim kendilerine böyle net ve farklı bir kavram bulsunlar. O çizgiden  yürüsünler, duayı eksik etmesinler.








.

Ekmekte alkol varmış

Aslında merak ettiğim neden tart kalıbı (derin olmayan kek kalıbı) ile kek yaptığımda sadece ortasının kabardığı idi. Metal kalıbın kenarları daha sıcak olduğı için kenarları kolay ısındığından kabarmıyormuş. Burası pek enteresan değil de aslen ekmeğin yapımı enteresanmış onu öğrendim.
Ekmek yaparken kullanılan maya, şeker ile karıştığında karbondiyoksit ve alkol açığa çıkıyormuş. Karbondiyoksit ekmeğin içindeki küçük kabarcıkları yaratıyor ve süngerimsi olmasını sağlıyormuş. Alkol ise ısıyla birlikte havaya karışsa da, ekmeğin kokusu ve tadında ciddi katkısı varmış. Keza dünyada en çok beğenilen kokunun ekmek olmasından şüphelenmek gerekirdi.

Ekmeğin elastik olmasının sebebi ise buğday unu ile su birlikte yoğrulduğunda elastik bir yapı ortaya çıkmasıymış. Buğdayda bulunan Gluten karbondiyoksidi hapsederek, ekmeğin içinde minik baloncuklar oluşmasını sağlıyormuş.

Bir sıcak ekmek ve tulum peyniri olsa da yesek.