Sunday, November 24, 2013

Saç nedir, ne değildir?

Saçlarım çok dökülüyor, saçlarım çok yıprandı, saçlarımın hızlı uzamasını istiyorum, krem saçımı döküyor gibi cümleleri hepimiz zaman zaman kurmuşuzdur. Fakat bu gözlemlerimizin ne kadar aslı astarı var bilmiyoruz.Dermatolog Prof. Ertuğrul Aydemir'den konuyla ilgili bilgi istedim, bana kendisinin yayınlanmış bir yazısını verdi. İşte bazı önemli bilgiler.


- 1 saç teli 100gr ağırlık kaldırabilir.

- Bir insanın kafasında 100 000 ile 150 000 arasında saç teli bulunur.

- 120 000 saç teli 10-12 ton ağırlığı taşıyabilir.

- Bir günde 100 saç teline kadar dökülme normal kabul edilir

- Dökülen bir saçın yerine yenisi 6-10 haftada çıkar

- Bir saç dibinden en fazla 20-22 kez saç gelir

- Her bir telin dökülme takvimi başkadır ve farklı zamanda dökülürler

- Erkeklerin saç dökülmesi yapısaldır ve erkeklik hormonuyla ilgili değildir

- Yeni saç, eski saçtan daha hızlı uzar

- Bir saç teli ayda ortalama 1cm, yılda 12cm uzar

- Saç kesme, kazıma saçları gürleştirmez

- Bir saç telinin ömrü 4-5 yıldır ve ömrün 3 evresi vardır. 1) 3 yıl süren gelişme döneminde saç durmadan uzar ve sağlıklıdır, 2) Duralama dönemi aniden gelir ama 10 gün gibi kısa sürer. 3) zayıflık döneminde saçlar dökülmek için bahane arar.

- saçlar ıslakken %30 uzar, kuruyunca çeker

- jöle, sprey, krem gibi saç ürünlerini kullanmak herhangi bir dökülme veya yıpranmaya yol açmaz. Bu ürünler kozmetiktir ve saça zarar vermez ve dökülmesine sebep olmaz.

- Saçları havlu ile kurutmak saçı yıpratan bir uygulamadır ve yapılmaması gerekir.






Sunday, November 10, 2013

Deniz suyu neden tuzludur?

Heyoo çok nadir okur sorularından biri gelmiş! Soru şu; Deniz suyu neden tuzludur?

Bildiğiniz gibi dünyanın %70'i suyla kaplıdır ve bu suların %97'si tuzludur. Suyun tuzlu olmasının iki ana sebebi var;

1) Yağmur damlalarının içinde bir miktar karbon dioksit bulunur. İçindeki karbon asidi yüzünden bir miktar asidik bir sıvıdır. Yağmur dünyadaki kayalara çarptığında kayada bulunan mineralleri kırar ve tuz ortaya çıkar. Tuz nehirler ile denize taşınır. Milyonlarca senedir bu süreç devam etmekte ve denizdeki suyu tuzlu hale getirmektedir.
Bugün artık deniz suyunun tuz seviyesi sabitlenmiş durumdadur ve herhangi bir artış veya azalma söz konusu değildir.

2) Denizlere su getiren diğer bir kaynak ise deniz altındaki termal bacalardır. Bu bacalar da denize her daim mineral püskürmektedirler. Tuzun önemli bir miktarı bu bacalar tarafından okyanuslara karışmaktadır.

 NOAA Okeanos Explorer Program, INDEX-SATAL 2010

Tuesday, October 8, 2013

En uzun yaşayanların ülkesi

Yaşamın en uzun olduğu ülkelerin bir listesi ;

1 Japonya
1  İsviçre
1 San Marino
4  İtalya
4  Singapur
4  İzlanda
4 Andora
4  Avustralya
4  İspanya
4 Katar
4 İsrail
4 Monaco
4 Fransa
4 İsveç
4 Kanada
4  Lüksemburg
17 Kıbrıs
17 Norveç
17  Yeni Zelanda
17 Hollanda
17 Avusturya
17  Yunanistan
17 Irlanda
17 Güney Kore
17 Finlandiya
17  Almanya
27  İngiltere

Türkiye 46. sırada, ortalama yaşam 76 yıl. En yüksek Japonya'da yaşam ise ortalama 83 yıl

Sunday, May 5, 2013

Skybox imaging ile artık dünyanın güvenlik kamerası olacak

Skybox imaging isimli yeni bir girişim henüz duymadıysanız çok yakında duyacaksınız. Uydu görüntülemesinde disruptive bir teknoloji. Skybox imaging ürettikleri micro uydular vasıtası ile dünyada istenilen yerin, istenilen anda yüksek resolusyonlu görüntüsünü, videosunu gösterebilen bir sistem. 4 adet Stanford öğrencisi tarafından henüz okuldayken başlanılan bir proje.

Tam şu anda Taksim'de kaç adet boş park alanı var?
Ticaretle uğraşıyorum, Yunanistan'a mal gönderdim acaba vardı mı?
Japonya'da Tsunami olmuş, haydi aç da izleyelim.
Dünyadaki farklı alanlardaki su seviyeleri ne?

Neler neler yapılabilir düşündükçe heyecan basıyor. :) haydi Google güzel bir teklifle git çocuklara...

İşte kendi sitelerinden bazı örnek fotoğraflar;





Uydular nasıl fotoğraf çekiyorlar?

Saturday, May 4, 2013

Cesur hissetmek için yapılacak birşey var mı?

Sosyal psikolog olan Amy Cuddy'ye cesur hissetmek, daha doğrusu kendini cesur olduğuna kandırmak 2 dakikalık bir iş. Cuddy'nin araştırmaları gösteriyor ki, cesaret sembolü hareketleri 2 dakika boyunca tekrarlarsanız, kendimizi sanki cesurmuş gibi hissedermişiz. Ellerini ve bacaklarını X işareti şeklinde açmak, ellerini ensede kavuşturup geriye yaslanmak, bacakları açarak oldukça büyük yer kaplamaya çalışarak oturmak, elleri kolları vücuttan uzak ve açık tutmak gibi.  Amy Cudy, önemli bir görüşme öncesi, gergin ve güçsüz hissettiğinizde sessiz bir köşe bulup, cesaret hareketlerini 2 dakika boyunca yapmamızı öneriyor. 

Denemeye değer, ne dersiniz?
Raarrrr! 

Amy Cuddy'nin bu konuya ilişkin bir de TED sunumu var. Tavsiye ederim.







Saturday, April 20, 2013

Tatil seçimimizi neye göre yapıyoruz?

Nobel ödüllü Princeton Üniversitesi profesörü Daniel Kahneman TED konuşmasında insanın deneyimleyen benlik (experiencing self) ve hatırlayan benlik (remembering self) olmak üzere iki benliği olduğunu söylüyor. İnsan ne kadar mutlu bir yaşamı olduğuna, hatırlayan benliğine bakarak karar veriyormuş. Durmadan fotoğraf çekmemiz, seyahat merakımız, özel günlere gösterdiğimiz özen hep hatırlayan benliğimizi etkileme çabamızdanmış. Bu deneyimler ne kadar unutulmaz, ne kadar eşsiz ise, insan kendini bir o kadar mutlu hissedeceğini düşünüyormuş. 

Özellikle tatil seçimi bu mekanizmanın devreye girdiği önemli noktalardan biri. Nereye tatile gideceğimize deneyimleyen benlik değil, hatırlayan benlik karar veriyor. Roma'ya gitsem mi daha sonra daha net ve uzun süre hatırlarım, yoksa her yıl yaptığım gibi Ödemiş'e gitsem mi? En akılda kalıcı olacak ve en derin izler bırakacak olan seçim tabi ki tercih edilecek. 
  
Beynimiz bir kere Roma'ya gitti mi, orada bir hafta veya iki hafta kalmasının toplam mutluluğu üzerinde de bir etkisi yokmuş. Bir haftalık bir ROma seyahati zaten hep hatıralarda yer edecek bir gezi olacağından, iki haftalık olmasının geri dönüşü olmayacaktır. Beynimiz ancak yeni deneyimleri kayda değer adlediyormuş. Bu durumda günlerin birbirine benzediği Covid günlerinin neden hızla geçtiği ve neden uykudaymışız hissiyatı yarattığı çok net anlaşılıyor. Hergün birbirinin benzeri olunca, hangi birini hatırlasın beynim, ve dahası neden hatırlasın? O da haklı. Otomatiğe bağlıyor herhalde.

Hatırlayan benlik hikaye anlatan biri gibi. Her hikayede olduğu gibi de, hikayenin  nasıl sonlandığı en önemli mesele. Günlük yaşayışımızda bir bitiş olmadığı için de beyin bu günleri kaydetmiyor, es geçiyor. Bu nedenle hergünün sonunda günlük tutmak, özellikle gün içinde olan olumlu olayları, öğrenimleri, kazanımları listelemek günü daha kalıcı kılması açısından etkili bir yöntem. 

Kahneman bitişin önemini gösteren çok ilginç bir çalışmadan da bahsediyor. Kolonoskopi yaptıran iki hasta grubu üzerinde yapılan araştırmada, A grubuna kısa fakat sonu acılı bir kolonoskopi yapılıyor. B grubuna ise başı acılı, sonu acısız bir işlem yapılıyor. B grubu toplam deneyimi çok daha iyi hatırlıyor. A grubu ise çok fazla acı çektiğini hatırlıyor. Eğer A grubundaki hastaların kolonoskopisi bir dakika daha uzun tutulsa ve acının sonda değil, ortada olması sağlansa, toplam operasyonun daha iyi hatırlanacağı düşünüülyor. Bitiş daha olumlu olacağından, toplam işlem de daha olumlu hatırlanacaktı. 

Bu bilgiden yola çıkarak, çocuklara yapılan tıbbi müdahaleler acaba revize edilemez mi? Bir dikiş işleminden sonra sanki işilem bitmemişçesine biraz masaj, ılık bir havlu, bandajlamayı yavaş yavaş uygulamak acaba doktor deneyimini daha olumlu kılabilir mi? 

Kahneman'ın konuşmasında mutluluk konusunda paylaştığı birçok bilgi daha  bulunuyor. İzlemenizi tavsiye ederim. 


Saturday, April 13, 2013

Moskova'da görülmesi gereken yerler

Haftaya ikinci defa Moskova'ya gideceğim. İlk ziyaretimde hava -20 dereceydi. -5, -10 daha önce İstanbul'da gördüğümüz derecelerdi ve bu sebeple -20 de biraz daha soğuk olur sanıyordum. Alakası yok! -20 ile -10 arasında sadece 10 derece değil, farklı bir iklim varmış meğer. Bu sebeple ilk önerim yaz harici oldukça kalın giyinmeniz.

İlk önerim de kesinlikle Pushkin Cafe. Muhteşem yemekleri, harika bir atmosferi olan tam bir Rusya deneyimi. Ama uyarayım, oldukça pahalı bir restaurant. Fakat kesinlikle değiyor.
Cafe Pushkin
Pushkin cafe'de kesinlikle yemeniz gerekenlerin başında Rus salatası geliyor. Türkiye'de yediğimiz Rus salatası mayonez, havuç, bezelye karışımı ağır bir meze. Asıl Rus salatası ise fotoğrafta görüldüğü gibi ve son derece hafif, içinde tavuk da olan çok leziz bir meze.

Rus salatası

Diğer önerim ise mutlaka piramit tatlısını yemeniz. İçindeki piramit şeklindeki dondurma, üzerinde karamel bir kafes ile geliyor. Sonra garson Napolyon'un Mısır'a ziyareti sırasında kendisine yapılan bu tatlının nasıl alev aldığını anlatıyor ve tatlıyı yakıyor. Karameller eriyip dondurmanın üzerine akınca ...


Kızıl meydana özellikle gece gitmenizi tavsiye ederim. Gündüz de tabiki çok etkileyici ama gece ışıklandırma ile çok daha masalsı bir hal alıyor.







Diğer bir önerim de tğm katedral ve kiliselerin içine girmeniz. Bu kadar süslü, bu kadar şaşalı katedraller İtalya'da bile yok. Ayrıca benim şansıma mı bilmiyorum ama içeride her daim ilahiler ve operalar okunuyor. Çok etkileyici.


Son olarak da Metro istasyonlarını tavsiye ederim. Metro istasyonlarının birçoğu sanki bir müzeymişçesine restore edilmiş ve gerek sanat galerilerine, gerek heykel müzelerine çevrilmiş. Alfabeden dolayı olsa gerek bana biraz karışık geldi. Rehber eşliğinde gezilmesi daha hayırlı olabilir.

Bu arada İstanbul'dan daha beter trafiği var. Mesela Kızıl meydandan havalimanına (yaklaşık 20 km) yolculuğun 3-4 saat sürmesi normal karşılanıyor.

2 aylık sıra olduğu için gidemedim ama Bolshoi balesi de görülmeli. Umarım iş gezisi için gitmediğim bir defa ben de gidebileceğim.

Keyifli geziler

Sunday, April 7, 2013

Online Eğitim kaynakları

Bugün size online eğitim imkanlarından bahsedeceğim ama aklınızda olsun ben öğretmen, eğitmen filan değilim. Sadece kendi kullandığım ve beğendiğim kaynakları paylaşıyorum. Eğer eğitim konusunda hata yapmak istemiyorsanız bir uzmana danışınız. Ayrıca eğer dikkat etmezseniz diye de belirteyim, bu yazı 2013 yılında yazıldı, siz bu yazıyı kimbilir kaç yılında okuyorsunuz :)

Birincisi artık Türkiye dışındaki üniversitelerin birçoğu hızla online eğitim imkanlarını zenginleştiriyorlar. Bugün YÖK'ün denk kabul ettiği yurtdışından online eğitim imkanları bile var. Standford'dan dahi birçok dersi tamamen online alabiliyorsunuz, online Master ve doktora da yapılabilmekte. Eğer YÖK denkliğine veya bir diplomaya ihtiyaç duyuyor ve bir sertifika ile yetinemiyorsanız hangi programın YÖK tarafından kabul edildiğini iyice kontrol edin. Bu diplomalı programların maliyeti ders başına 500-1000dolar arasında.

Gelelim asıl beni heyecanlandıran konuya, online ücretsiz eğitim. Eğer amacınız mevcut derslerinizi pekiştirmek, merak ettiğiniz konuları uzmanlarından öğrenmek, okulda olmanın keyfini yeniden tatmak, farklı bakış açıları duymak ise online eğitim tam size göre. Kendi denediğim ve rahatlıkla önerebileceğim 4 adet sistem buldum;

1) Khan Academy - Lise ve Üniversite hazırlık seviyesinde ders anlatan bir kaynak. SAL'ın  yeğenleri için kaydedip Youtube'a koyduğu dersler kısa zamanda yüzbinler tarafından ilgi görmüş ve sonunda Khan Academy Bill Gates vakfı gibi birçok dernekten destek alıp yoluna başlamış. Tamamen ücretsiz. Ders dinledikçe puan kazanıyorsunuz. Sorunuz varsa gerek öğretmenler, gerek öğrenciler hızla cevaplıyorlar. Bir soruyu cevaplarsanız siz de puan kazanıyorsunuz. Ayrıca en güzeli Türkçe tercümesi de mevcut. Fizik, matematik, biyoloji, kimya, bilgisayar programcılığına giriş gibi konularda özellikle tavsiye ederim. Tarih, coğrafya gibi konular ülke detayında olmadığından limitli kalabilir. Herhangi bir zaman, mekan kısıtı yok, istediğiniz zaman girip istediğiniz dersi dinleyebilirsiniz. Türk üniversitelerine girişte faydası olmaz ama yurtdışındaki üniversitelerde eminim Khan Academy puanı da ileride önem kazanacak. Bu sebeple Facebook  veya Google hesabınız ile bağlanmanızı tavsiye ederim.


2) Coursera - Khan Academy'nin Üniversite seviyesinde olanı. Yüzlerce konuda ders, farklı üniversitelerden farklı profesörler tarafından veriliyor. Stanford'dan Tokyo Üniversitesine, Princeton'dan Ecole Polytechnique'e kadar birçok saygıdeğer üniversiteden dersler var. Derslerin belirli başlangıç tarihleri ve belirli süreleri var. Derse katıldığınız süre zarfında ödevler veriliyor, dersler günlük olarak video olarak ekleniyor ve izlemeniz isteniyor. Bazı derslerde direkt öğretmenler ödevleri kontrol edip, değerlendirirken, daha kalabalık sınıflarda öğrenciler birbirlerinin ödevlerini değerlendiriyor. Bence ders zenginliği ve kalitesi anlamında en başarılı olan sistem. Ayrıca derslerin çoğunun sonunda sertifika veya bir referans mektubu da veriliyor. Verilmediği durumlarda derse yazılırken zaten bilgi veriliyor. ne yazık ki Türkçe seçeneği yok.

3) Venture lab - Stanford'un daha çok girişimcilere yönelik programı. Ders sayısı ve kapsamı çok kısıtlı fakat derslerin kalitesi çok yüksek. Özellikle teknoloji girişimcisi olmak isteyenler için hemen her dersi şiddetle tavsiye ederim. Tina Seelig'in yaratıcılık dersini aldım, dünyanın 15 farklı yerinden 20 farklı milletten insan ile birlikte dersler yaptım, problem çözdüm, çok eğlendim. Burada da yine sertifika vs yok. Sonunda bir teşekkür epostası alıyorsunuz. Türkçe de bulunmamakta.




4) Itunes University - Apple kullanıcıları için muhteşem bir kaynak. Khan Academy'nin Üniversite seviyesi. İnternette bulunan hemen tüm derslere Itunes University üzerinden yazılabiliyor ve dersleri istediğiniz zaman dinleyip, izleyebiliyorsunuz. Çok geniş bir ders yelpazesi, hemen tüm üniversiteler burada mevcut. Türkiye'den şimdilik sadece Sezin Okullarını görebildim.



5) Ted-Ed: Henüz beta aşamasında olan TED'in yeni eğitim portalı da güzel başladı. Videolar çok kaliteli, basit ve anlatımlar çok akıcı. Kısa kısa, genelde grafiklerle hazırlanmış videolar. Hatta dersin sonunda sorular sorabilme seçeneği dahi var. Öğretmenler buradan dersleri seçip, öğrencilerine özel sınav bile yapabiliyorlar. Şimdilik biraz katalog olarak karışık geldi ama alışırım yakında :)


Tuesday, February 12, 2013

Güneş ışığını hangi renk daha fazla ısıya çevirir?



Işık, kaynağından çıkıp bir nesneye çarpar ve ışık yansıdığındaki dalga boyutu o nesnenin rengini belirler. 


Mesela ışık siyah bir nesneye çarptığında, siyah nesne ışığı tamamen emer ve ışığı yansıtmadığı için de siyah görünür. 

  • Peki siyah nesneye çarpan ışığa ne olur? 
  • Isıya dönüşür. 

İşte bu sebeple yazın daha açık renk kıyafetler giyeriz, beyaz tisortumuze çarpan güneş ışınları üzerimizde yansıyıp gitsin diye.  

  • Kaç farklı renk vardır? 
  • 8 adetö aynı gok kusagındaki gibi. 
  1. Infrared, 
  2. kırmızı, 
  3. turuncu, 
  4. sarı, 
  5. yeşil, 
  6. mavi, 
  7. mor, 
  8. ultraviyole. 
Ultraviyole ve infrared insanlar tarafından görülemeyen frekans ve dalga boyundadır. 

  • Açık yeşil bir renk değil midir?
  • Açık yeşil, koyu mor, gül kurusu, pembe gibi yukarıda saydığımız 6 renge yakın olan tonlar da renktir. Kırmızı adını kırmızıya yakın tüm renkler için kullanılan bir aralık gibi düşünebilirsiniz. Kırmızının frekans aralığı 430-480THz'dir. Bu aralık arasında kırmızının birçok farklı tonu bulunmaktadır.  

BUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? 
Dünyaya gelen güneş ışınlarının hepsini sadece bir saat boyunca yakalayıp, ısıya çevirebilseydik tüm dünyanın koskoca bir yıl boyunca harcadığı enerjiyi elde etmiş olurduk!

HANGİ RENGİN ISIYI DAHA FAZLA GEÇİRDİĞİNİ ÖLÇMEK İÇİN BİR DENEY

MALZEMELER
Siyah, beyaz renkli karton kağıt
Tercihinize göre 4 farklı renk karton kağıt
6 buz kalıbı (aynı büyüklükte)
Kronometre veya üzerinde saniye göstergesi olan bir saat
Not almak için kağıt ve kalem

DENEY
  • Karton kağıtlarınızın her birini 8x8cm büyüklükte kareler oluşturacak şekilde kesin. Bu kağıtları sonrasında buzların üzerini kapatacak şekilde koyacağız. 8cm çok büyükse daha küçük, veya gerekiyorsa daha büyük kesebilirsiniz. 
  • 6 buz küpünü benzer aralıklarla güneşin altına koyun ve her birinin üzerine kestiğiniz farklı renkteki kağıtları yerleştirin. Bir buzun üzerinde siyah karton kağıt, diğerinde beyaz karton kağıt, diğerlerinde ise sizin seçtiğiniz 4 farklı renkteki kağıdı koyun. 
  • 6 buz küpünün de tam olarak güneşin altında olduğundan emin olun. Etrafta başka bir ısı kaynağı olmamalı. 
  • Buzların erime sürelerini kronometreniz ile tutun ve not kağıdınıza kaydedin